ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

EĞİTİM DEĞERLERİ AÇISINDAN ÇOCUK KİTAPLARI

Öğr. Gör. Dr. Kelime ERDAL

ISSN:1694-528X, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası
Kırgız- Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat-KIRGIZİSTAN
http://www.akademikbakis.org

kelime@uludag.edu.tr

Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü

Görükle-BURSA

AKADEMİK BAKIŞ, SAYI 17
TEMMUZ-AĞUSTOS- EYLÜL, 2009
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi

Özet

Çocuklar, toplumların geleceği açısından son derece önemli bireylerdir. Toplumların
geleceklerinin sağlam olması, çocukların zihinsel, fiziksel ve sosyal açıdan kendileriyle ve
çevreleriyle uyum içinde bulunmaları, dolayısıyla sağlıklı bir kişiliğe sahip olmaları ile
mümkündür. Her açıdan gelişme döneminde olan çocuğa verilen eğitim, içinde yaşayacağı ve
bireyi olacağı toplumun şekillenmesi açısından son derece önemlidir.

Çocuk, yaşadığı çağı, içinde bulunduğu toplumu ve o toplumda nasıl bir yere sahip
olacağını eğitim ile öğrenecektir. Kişilik gelişiminde edindiği ilk birikimler etkili olacaktır.
Bu noktada çocuk edebiyatı ayrı bir önem taşımaktadır. Algı ve görsellik açısından son derece
etkili ve kalıcı olan edebiyat eserleri
; oyalayıcı, eğlendirici ve öğretici özellikleri bir arada
bulundurur, çocukların yakın ve uzak çevrelerini tanımalarına olanak sağlar. Daha da önemlisi
çocuk, okuduğu kitaplar aracılığıyla kendini tanır.

İnsan hayatında büyük öneme sahip olan kitaplar, çocukluk döneminden itibaren etkili
olmaya, bireyin hayatına girmeye başlamaktadır. Çocuğun duyarlı bir düşünce yapısına sahip
olmasının nitelikli kitaplarla gerçekleştirilebileceği bugün artık tartışmasız kabul
edilmektedir. Bir milletin çocuk edebiyatına ait ürünler
i, o milletin nasıl bir gelecek istediği
ile yakından ilgilidir. Çocuğa verilmesi gereken pek çok olumlu duygu, davranış şekli ve
toplumsal değer, edebî eserler aracılığıyla daha kalıcı olarak verilebilir.

Araştırmada, çocuk kitapları içerdikleri eğitim değerleri açısından incelenecek,
edebiyat eserlerinin eğitimdeki yeri ile ilgili sonuçlara ulaşılmaya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Çocuk, eğitim, çocuk edebiyatı, çocuk kitapları

THE IMPORTANCE OF CHILD BOOKS IN EDUCATION

Abstract

Children are very important individuals for the future of societies. Ensuring that the
future of societies is strong is possible only by the help of children are in concordance with
themselves in mental, physical, and social respect, as well as with their environment, and thus,
by having a healthy personality. Educating the child who is in the developmental stage is of
utmost importance in every aspect since this affects the formation of the society to which s/he
will belong and live in.

The child would learn the stage, the society, and her/his place in this society that s/he
lives in by means of education. First experiences gained during her/his personality
development will be effective. At this point, child literature has a significant importance.
Literature pieces, which are very effective and long lasting in the sense of perception and
visualization, contain diverting, amusing, and educating features all together, and enable
children to learn about their close and far environments. Moreover, a child learns about
herself/himself through the books s/he reads.

Books, which have a great importance in man’s life, begin to be effective from the
childhood and enter individual’s life. Today it is accepted without any doubt that a child
might have a sensitive thinking structure only by qualitative books. A nation’s pieces of child
literature are closely related to the kind of future the nation desires. Many positive senses,
behaviours, and social values that should be given to a child might be more permanently
given by literal works.

In the study, books are going to be evaluated in respect of the values they contain, and
conclusions are going to be reached according to the place of literature works in education.

Key words:Child, education, child literature, child books

Giriş

Öğrenme, insanın doğumundan ölümüne kadar devem eden bir süreçtir. Ancak
çocukluk ve gençlik süreci, eğitimin yoğun ve etkin olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde
verilen eğitim, çocuğa ve gence toplum içinde insanlarla uyum içinde yaşama becerisi
kazandırmaya, başka bir deyişle yaşama sanatını kazandırmaya yöneliktir. Ayrıca, toplumlar
arasında sosyal sürekliliği sağlayan en etkin güç, eğitimdir. Çocuğa toplumsal değerler, insan,
aile, birey ve yurttaş olma bilinci, kısacası, kültür birikimi, eğitim yoluyla kazandırılabilir.
Kitaplar, çocuğun askıda kalan eğitsel donanımını etkili biçimde sağlayabilme gücüne
sahiptir.

Gelişme ve yetişme çağındaki çocukların dil düzeyine, duygu ve düşünce dünyasına,
anlama ve kavrama becerilerine seslenen edebiyata “Çocuk Edebiyatı” diyoruz. Edebiyat,
çocuğun zevk ve güzellik duygusu bakımından gelişmesine zemin hazırlar. Çocuk edebiyatı,
eğitici yönüyle de öne çıkan bir edebiyattır. Doğrudan doğruya çocuğu eğitmek amacıyla
vücuda getirilmese de çocukta olumlu etki ve izlenimler bırakmayı hedefler (Şişek, 2002: 32).
Özellikle okul öncesi dönemde çocuğa kazandırılması gereken pek çok değerin kitaplara
yansıdığı görülmektedir.

Çocuk kitaplarında eğitsellik kaçınılmazdır. Özellikle gelişmekte olan toplumlarda,
eğitsel öğeler sadece kitaplarda değil, yaşamın her konumunda yer almak durumundadır.
Çünkü eğitimle çocuğa, dünyanın en zor uğraşı olan yaşama sanatıyla ilgili ipuçları
sunulmaktadır. Eğitim, yaşamla çocuk arasında bir tür göbek bağı işlevi görmektedir. Eğitim
kaygısı güdülmeden çocuk kitabı yazmak, ülkemiz açısından lüks bir eylemdir (Dayıoğlu,
2000: 523). Her edebiyat eseri hitap ettiği kişilere bir mesaj verir. Sanatçı, duygu ve
düşüncelerini paylaşmak üzere onu kendine özgü ifade biçimiyle ve çeşitli biçimlerde ortaya
koyar (Yalçın ve Aytaş, 2003: 45). Ailenin ve okulun verdiği eğitimi destekleyen ve
tamamlayan çocuk kitaplarıdır.

Eğitim değerlerine yer veren çocuk kitaplarının kullandığı üslup çok önemlidir.
Kitaplarda, yoğun bir öğretme ve bilgi verme hedeflenirse çocuk, kitaptan sıkılabilir. Eğer
çocuk kitapları okul kitaplarının yerini almaya kalkar, kendini yardımcı ders kitabı gibi
duyumsatırsa daha o yaşlarda çocuk yitirilmiş olur. Özellikle okuma alışkanlığı olmayan bir
toplum için bu büyük bir hatadır. Okuyor gibi görünüp okumayan çocuklar ileride de
okumazlar. Okuyan bir toplum isteniyorsa, her yapıtta sanki okuma alışkanlığı kazandırmaya
çalışılıyormuş gibi kahramanlar ve konular özenle seçilmelidir. Çocuk, öğretilenin ayırımına
varmadan öğrenmelidir. Çocuğu yaşamın içinde yakalayıp yaşamla sıkı bağlılığından
yararlanarak konuların içine çekmeli, kahramanlarımızı sevdirmeliyiz. Çocuk, sever ve ilgi
duyarsa okur. En önemlisi, çocuk okuru olamayan bir toplumun büyük okuru da olmaz (İzgü,
2000: 523). Yoğun olarak bilgi veren ders kitaplarından sıkılan çocuğun okuyacağı edebiyat
kitabı da açık açık öğüt verme ve eğitmeyi hedeflerse kitap, cazibesini kaybedecektir. Çocuk
kitaplarında çocuklara verilmek istenen olumlu duygular ve kazandırılmak istenen davranış
biçimleri kitabın doğal akışı içinde verilmeli, çocuk sıkılmamalıdır.

Duygular, değer yargıları, anlayış tarzı, kişiliğin parçalarıdır. Çocuk kitapları, tüm
bunların şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır. Kitaplar, içerik ve tema aracılığıyla
çocuğun öz kavram ve öz saygı gelişimini de destekler (Çakmak-Güleç ve Geçgel, 2005: 35).
Çocuk kitaplarındaki temler değerlendirildiği zaman üzerinde durulması gereken iki önemli
husus, yazarın hayat ve toplum hakkında ne iletmek istediği ve bu iletinin çocuklara uygun
olup olmadığıdır. Çocuğa uygun olan her his, çocuğun anlayabileceği her olay çocuk
eserlerine konu olabildiğine göre çocuğun anlayabileceği, ona uygun her mesaj da rahatlıkla
verilebilir (Sınar-Çılgın, 2007: 79). Çocuk kitaplarında sıklıkla işlenen değerler, aynı zamanda
iyi bir insan olmanın gerektirdiği olumlu niteliklerdir. Böylece, çocuk kitaplarının çocukları
iyi bir birey olarak hayata hazırlamayı hedeflediği de söylenebilir.

1. Çalışkanlık, İyilik Yapma, Yardımlaşma

Çocuklar için yazanların amacı eğlendirmek, öğretmek ya da geliştirmek olabilir.
Amaç her ne olursa olsun, çocuğa daha iyi bir yaşamın temel taşlarını tanıtmak ve çocuğu o
yaşama, bir başka deyişle “ideal bir dünyaya” ulaştırmaktır. Çocuk, o ideal dünyanın bir
parçası olacak, onu gerçekleştirecektir. Bunun için kendinden beklenen rolün gerektirdiği
karakter özelliklerine sahip olmalıdır. Dolayısıyla yazarlar, kitaplarındaki kahramanları ideal
dünyayı gerçekleştirmek için gereken karakter özellikleriyle donatırlar (Ural, 2006: 897).

Çocuklar, genellikle sabahları erken kalkmayı ve okula gitmeyi istemezler. Akşamları
geç yatmayı isteyen çocukların sabah uyanmaları zordur. Çocuk kitaplarında, önce bu konuda
sorun yaşayan kahramanlar, daha sonra erken yatarak sorunu çözerler. Bu kahramanlar, erken
kalkıp okullarına isteyerek gidince daha başarılı olurlar. Tay Yayınlarından çıkan
İki Çalışkan
Öğrenci
adlı kitapta, çalışkan ama sabahları erken kalkmayı sevmeyen, annesinin ısrarıyla
uyanan Tombiş adlı bir tavşanın maceraları anlatılmaktadır. Erken kalkmak için erken
yatmaya başlayan Tombiş’in annesi, o uyuduktan sonra Tombiş’i sevgiyle seyreder. Kitapta,
anne ile yavrusu arasında yoğun bir sevgi bağının olduğu vurgulanmakta ve bu bağın,
yavrunun çalışkan olmasındaki etkisi üzerinde durulmaktadır.

Kimi zaman tembellerin başına gelen kötü bir olay, onların ders
almalarına ve değişmelerine yol açmaktadır. İlk Kaynak Yayınlarından
çıkan
Üç Küçük Domuzcuk adlı kitapta, üç küçük domuzcuk, annelerinden
izin alarak kendilerine ev yapmaya giderler. Çok tembel olan en küçük
domuzcuk, samandan bir ev yapmış hemen dinlenmeye çekilmiştir. En
büyük domuzcuk, kardeşine evini sağlam yapmasını, kurdun gelip onu
yiyebileceğini söylese de umursamamı ştır. Ortanca kardeş de uyarılara
aldırmadan tahtadan bir ev yapmıştır. En büyük ve çalışkan domuzcuk, tuğladan, çok
dayanıklı bir ev yapmıştır. Onları uzaktan izleyen kurt, hemen evleri sağlam olmayan tembel
kardeşlere saldırmıştır. Korkuyla ağabeylerinin evine sığınan iki kardeş, bu sağlam evde
güvendedirler. Çalışkan domuzcuk çalışkanlığının faydasını görürken, tembeller derslerini
almışlardır. Burada hem büyüklerin sözünü dinleme hem de çalışkan olma mesajları
verilmektedir.


Çalışkanlık, insanların beklentilerinin gerçekleşmesinin ilk adımı olabilir. Para
kazanmak için çalışmak gerekir. Timaş Yayınlarından çıkan
Gizli Hazine adlı kitapta,
çalışkan bir çiftçinin üç oğlu vardır. Bu çocuklar, babalarının bin bir özenle yetiştirdiği
bahçede çalışmayı sevmezler. Vakitlerini eğlenerek geçiren bu kardeşler çok tembeldirler.
Ağır bir hastalığa yakalanan ve öleceğini anlayan çiftçi, emek verdiği bahçenin yok olmaması
ve çocuklarının da oradan para kazanması için onlara bahçede gizli bir hazinenin gömülü
olduğunu söyler. Çocuklar, babaları ölünce onun yetiştirdiği asma bahçesindeki hazineyi
aramaya başlarlar. Gece gündüz bahçenin her yerini kazarlar. Kısa bir süre sonra yağan
yağmurun da etkisiyle, asmalar eskisinden fazla üzüm verir. Çocuklar, bu ürün artışının
sebebinin verdikleri emeğin sonucu olduğunu anlarlar. Üzümleri satarak çok para kazanırlar.
O günden sonra asıl hazinenin çalışmak olduğunu fark eden çocuklar, başlarından geçen bu
olayı başta çocukları olmak üzere herkese ibret olsun diye anlatırlar.

Yardımseverlik, çocuk kitaplarında işlenen önemli bir davranış
biçimidir. Zor durumda olana yardım etme, iyi insanların sahip olduğu
bir erdemdir. Polat Kitapçılıktan çıkan
Yardımsever Kirpi adlı kitabın
kahramanı ayı, kendisine yuva olarak seçtiği mağarada diğer hayvanlar
tarafından rahatsız edilmektedir. Onun bu sorununa yardımsever bir kirpi
çözüm bulur. Kirpi, ayının yuvasına yatar ve onun üzerine oturan
hayvanlar iğneler batınca kaçarlar. Ayı, artık yuvasında rahattır, ona
yardım eden kirpi ise zor durumda olan birine yardım etmenin sevincini yaşar. Kitaplarda,
genellikle “iyilik yapan iyilik bulur” mesajı verilerek çocuklar iyiliğe yöneltilmektedir.
İyiliksever Tavşan adlı kitapta, herkese iyilik yapan, çalışkan, zor durumda olana yardıma
koşan bir tavşan hastalanır. Bu tavşanın yuvasında hiç yiyeceği yoktur. Arkadaşları onu
doktora götürür, her gün birisi tavşanın yanında kalır, tavşanı iyileştirirler. Nesil Çocuk
Yayınlarından çıkan
İyi Kalpli Küçük Fare adlı kitapta, tuzağa düşen küçük yaban kedisinin
farenin yardımıyla kurtulması anlatılır. Ona teşekkür eden yaban kedisi, kış boyu yetecek
kadar peynir verir arkadaşına. Böylece fare yaptığı iyiliğin karşılığını almıştır. Farenin, kedi
tarafından yenilme tehlikesine rağmen iyilik yapması ve düşman olarak bilinen hayvanların
dost olarak çizilmesi anlamlıdır.


Yardımlaşma kimi zaman karşılıklı bir ihtiyaç gidermeyi de beraberinde getirmektedir.
Ercan Dinçer’in yazdığı
Mumi Yardımlaşıyor adlı kitapta Mumi, balı çok seven bir ayıcıktır.
Mumi, bir sabah bal ararken güzel bir çiçek bulur. O sırada arı da bal yapacak çiçek
aramaktadır. Aralarında anlaşarak ayıcık bal yapması için çiçeği arıya verir. Arı nefis bal
yapar. Mumi, balı iştahla yer. İki arkadaş o günden sonra yardımlaşarak mutlu yaşarlar.

Bazı kitaplarda da iyiliğe iyilikle karşılık verme okuyucunun yorumuna bırakılmıştır.
La Fontaine Masallarından seçilen
Kurt ile Leylek bu tarz bir fabl örneğidir. Kurdun biri et
yerken boğazına kemik takılır. Bu yüzden soluk alamayan ve ölüm tehlikesi geçiren kurdun
imdadına leylek yetişir. Gagasıyla kurdun boğazındaki kemiği çıkaran leylek, bunun
karşılığında kurttan ücret ister. Kurt, ağzının içindeyken kafasını yemediğine dua etmesini
söyleyerek onu yanından kovar:
“Haydi defol buradan ve bir daha gözüme görünme!”
Burada kurdun davranışı son derece yanlıştır. Kurdun leyleğe teşekkür etmek bir yana, onu
kovması kaba bir davranıştır. Leyleğin de iyiliğine karşılık istemesi eleştirilebilir. Gerçek
hayatta iyilik yapan her zaman iyilik bulmasa da bir çocuk kitabında iyiliğe böylesine bir
karşılık verilmesi doğru değildir. Her birey, iyilik olgusunu oluşturan sevgiyi, hoşgörüyü,
saygıyı, doğruluğu, yardımseverliği kişiliğinin bir parçası olarak görmelidir. Ayrıca tüm
bireyler kendilerini insanlığa ve onun geleceğine karşı sorumlu hissederek, bu konuda
çatışmaya girmeden, işbirliği ve uzlaşı içinde çalışmalı, bu konuda gerekli adımları atmalıdır
(Uçar, 2006: 489). Çocuğun eğitiminde küçük yaşlardan itibaren etkili olması gereken
kitapların da gerekli duyarlılığa sahip olması yerinde olacaktır.

2. Başkasına Özenmeme, Elindeki ile Mutlu Olma

İnsanın sahip olduğu yetenek ve güzelliklerin farkında olması, özgüveni açısından çok
önemlidir. Kendini beğenmeyen, hep başkası gibi olmayı düşleyen kişinin mutlu olması çok
zordur. Halinden memnun olmama, yapılan işlerde başarısızlığı beraberinde getirebilir. Çocuk
kitapları da genellikle önce halinden memnun olmayan, ancak daha sonra kendi
üstünlüklerinin farkına varan karakterleri anlatır. Kitabın kahramanı, bunu yaşadığı olumsuz
bir tecrübe sonunda fark eder.

Nesil Yayınlarından çıkan Masal Gemisi adlı kitapta yer alan Salyangozun Derdi adlı
masalın kahramanı salyangoz, renkli kanatları olan kelebeklere özenmekte, kabuğunu
gereksiz görmektedir. Kelebek, kendilerine bu kadar çok özenen salyangoza, kabuğunu
boyatmayı önerir. Salyangoz, kabuğunu rengârenk boyatınca çok mutlu olur. Birlikte
gezerken başlayan yağmur, kelebeği zor duruma düşürürken, kabuğuna çekilen salyangoz hiç
ıslanmamış, sırtında bir yük gibi gördüğü kabuğunun içine çekilmiş ve onun değerini anlamış,
mutlu olmuştur. Sadiye Akay’ın yazdığı
Yavru Tavşanın Düşü adlı kitap, benzer bir temayı
işlemektedir. Rüyasında başka hayvanlara özenen yavru tavşan, rüyasını annesine anlattığında
annesi ona, başkalarının yaptığı her şeye özenmemesini, bu yüzden başına bela gelebileceğini
söyler. Yavru tavşan, annesinin bu öğüdünü ömür boyunca unutmaz. Nuran Turan’ın yazdığı
Mevlana İnternette adlı kitapta da insanlara özenen bir ceylanın başına gelenler
anlatılmaktadır. Ceylan, yaşadığı olumsuzluklar sonucunda yaşadığı yerin kıymetini anlar.

Sahip olduğu keçilerle mutlu olan ama daha fazla keçi sahibi olmak isteyen bir
çobanın anlatıldığı ve Timaş Yayınlarından çıkan
Çoban ile Keçiler adlı kitapta, elindekinin
değerini bilmenin önemi yanında, açgözlü olmanın zararı da vurgulanmaktadır. Çoban bir gün
çayırda dağ keçileri görür ve onları da sürürsüne katmak için sevip okşar. Zamanının çoğunu,
kendisine alışsınlar diye dağ keçilerine ayıran çoban, akşam olunca dağ keçilerini de sürüye
katıp ağıla götürür. Ertesi gün çıkan fırtına yüzünden keçileri ağılda besleyen çoban,
kendisine daha çok bağlansınlar diye, dağ keçilerine daha fazla su ve yem verir. Fırtına
dindiğinde dışarı çıkan dağ keçileri, dağa doğru yönelirler. Çoban, “onlara çok iyi baktığını”
ve kendisiyle kalmaları gerektiğini söylediğinde dağ keçileri, “kaç yıllık keçilerini kendilerini
görünce unutan iyilikbilmez çobana güvenemeyeceklerini” söylerler. Çoban, yaptığı hatayı
anlar, bir daha da sürüsü az olduğu için üzülmemeye, halinden mutlu olmaya karar verir.

Erdinç Akbaş’ın yazdığı Özgürlük Meraklısı Otobüs, içinde
bulunduğu ortamdan sıkılmayı farklı boyutta işleyen bir kitaptır.


Şehirlerarası yollarda çalışan ve aynı zamanda yakın arkadaş olan iki
otobüs vardır. Bu arkadaşlardan biri, yaşadığı hayattan sıkılmış, aynı
yollarda gidip gelmekten bıkmış ve arkadaşına uzaklara gideceğini
söylemiştir. Arkadaşı, bilinen yollarda yolculuk yapmanın daha güvenli
olduğundan bahsetse de, özgürlük meraklısı otobüs kararını

değiştirmemiştir. Bir müddet özgürlüğüne sevinen otobüsün mutluluğu,

OZGUR UĞUR BÖCEĞİ

tekerleğinin patlamasıyla son bulmuştur. Kimse ona yardım etmemiş,
otobüs kendini çok kötü hissetmiştir. Pişmanlık içinde arkadaşının yanına
dönen özgürlük meraklısı otobüs, bir daha bildiği yerden ayrılmayacaktır.
Hülya Serbest’in yazdığı
Özgür Uğur Böceği adlı kitabın kahramanı olan
uğur böceği, tek başına evden ayrılmak ve arkadaş edinmek ister. Bir
sabah gizlice evden kaçar. Arkadaş bulamadığı gibi yolda yürürken bir
çukura düşer. Bir serçenin uzattığı sopa sayesinde içine düştüğü çukurdan kurtulan uğur
böceği, ailesinin değerini anlar evine döner, anne ve babasına daha çok bağlanır. Tüm bu
kitaplar aracılığıyla çocuklara içinde bulunduğu ortamda mutlu olma, kendi değerlerinin
farkına varma ve özentinin yanlışlığı vurgulanmak istenmektedir.


3. Söz Dinleme

Çocuklar, kendileri ile ilgili kararlarda her zaman söz sahibi olmadıkları için kimi
zaman büyüklerinin sözünü dinlemek durumunda kalabilirler. Çocuk kitaplarında çocuklarına
öğüt veren ya da onları tehlikelere karşı uyaranlar genellikle annelerdir. Öğüt veren kim
olursa olsun, çocuk ilk etapta itirazla karşılık vermektedir. Büyüklerin sözü,
Kırmızı Başlıklı
Kız
masalında olduğu gibi bazen unutkanlık sonucu dinlenmeyebilir. Tramvay Yayınlarından
çıkan kitapta, hasta olan ninesine yiyecek götüren Kırmızı Başlıklı Kız’a annesi ormandan
geçmemesini söyler ancak küçük kız, annesinin uyarılarını unutur. Bir an önce gideceği yere
varmak için ormandan gider ve kurtla karşılaşır, ölüm tehlikesi atlatır. Çocuk kitaplarında,
söz dinlemediği için bir tehlike atlatan kahraman, genellikle kitabın sonunda söz dinlemenin
önemini kavrar. Polat Kitapçılıktan çıkan
Arı Maya adlı kitap, Kırmızı Başlıklı Kız
masalındakine benzer bir ders vermektedir. Bakıcısının uyarılarını unutan Arı Maya, ormanda
gezerken kaybolur. Hava karardığında bakıcısı onu bularak kovana getirir. Maya, gerekli dersi
almıştır:
“O günden sonra Maya bir daha büyüklerinin sözünden hiç çıkmadı ve başına böyle

Tek başına sıkılma ya da özgür olma isteği de çocuk kitaplarında
söz dinlememeye sebep olmaktadır. Remzi Kitabevinden çıkan
Denizde
Bir Macera
adlı kitapta, denizin derinliklerinde annesiyle birlikte yaşayan
Mercan isimli balık, annesi yiyecek bulmaya gittiğinde evde çok sıkılır.
Annesi, ona kendisinden izinsiz dışarı çıkmamasını öğütler. Ancak annesi
evde yokken sıkılan Mercan, dışarı çıkar, köpekbalığı ile karşılaşır ve
ölümden kaplumbağanın yardımıyla kurtulur. Nesil Yayınlarından çıkan
Masal Gemisi adlı kitapta yer alan Yedi Keçi Yavrusu adlı kitapta anne keçi, evden çıkarken
yavrularını kapıyı kimseye açmamaları konusunda uyarır. Annenin evden ayrıldığını gören
kurt, keçinin evine gelir, yavruları kandırarak eve girer ve onları yer. Bu olay, yavrulara ders
olur. Çocuk kitaplarında kahramanlar söz dinlemediklerinde büyük tehlikeler yaşarlar ancak
bunların hepsinden bir şekilde kurtulur ve sonunda ders alırlar.


Nurşen Şirin’in yazdığı Söz Dinlemeyen Yelkenli adlı kitabın kahramanı uzun boylu ve
gösterişli yelkenli, söz dinlemeyi hiç sevmez. Herkes deniz fenerinin önerileri doğrultusunda
yol alırken, yelkenli onu küçümser:
“Deniz feneri ne bilirmiş ki!... Sanki denizlerin kralı!...
Niye her işimi ona sorayım? Canım ne isterse onu yaparım, derdi. Ve deniz fenerinin
yanından merhaba bile demeden uzaklaşırdı
.” Deniz fenerinin uyarılarını dinleyen gemiler
pek çok tehlikeden kurtulurken, söz dinlemeyen yelkenli korsanların eline düşer, çok mutsuz
ve pişmandır. Onu kurtaracak kimse yoktur. Kitap olumsuz sonla biter. Oysa özellikle okul
öncesi dönem çocuklarına yönelik çocuk kitaplarında yaptığı hatadan pişmanlık duyan
kahramanın içine düştüğü zor durumdan kurtarılması daha uygun olacaktır. İlköğretim ikinci
kademe çocuklarına yönelik kitaplarda, hayatın gerçekliğini vermek amacıyla olumsuz
sonlara yer verilebilir. Okul öncesi dönem kitaplarında ise hayatın gerçeklerinden önce
çocuklara olumlu bir bakış açısı sunulması, çocuğun duygusal gelişimi açısından daha yararlı
olacaktır.

4. Temiz Olma

Özellikle okul öncesi dönem düzeyindeki kitaplarda yoğun olarak vurgulanan
temizlik, çocuk kitaplarında çeşitli boyutlarıyla ele alınmaktadır. Kişisel temizlik, yaşanılan
evin, okulun, çevrenin temizliği, diş fırçalama, banyo yapma, el yıkama ve genel temizlik
kuralları kitaplarda sık vurgulanan konulardır. Çocuk kitaplarında, insanların yaşadıkları
çevreyi sorumsuzca kirlettiklerine dikkat çekilmektedir.

El yıkama, çocukların sahip olması gereken önemli bir alışkanlıktır. Pek çok hastalık
insanlara, yıkanmayan ellerde bulunan mikroplarla bulaşmaktadır. Kitaplarda, özellikle
dışarıda oynayan çocuk kahramanlar eve geldiklerinde el yıkamak istememektedirler. Birinin
uyarısıyla ya da geçirilen bir hastalık sonucu kahraman pişman olmakta, el yıkamanın
önemini kavramaktadır. Meyve ve sebzeleri yıkamadan yemek de sağlık açısından çok
sakıncalıdır. Kahraman isimlerinin çocuğun dikkatini çekecek şekilde seçildiği ve Nurefşan
Çağlaroğlu’nun yazdığı
Misimisi Ellerini Yıkıyor adlı kitapta, Misimisi ve Pisipisi isimli iki
kardeşin maceraları anlatılmaktadır. Bir sonbahar günü iki kardeş evlerinin bahçesinde
çamurla oynarlar. Eve döndüklerinde kardeşlerden Pisipisi hemen banyoya koşar ve ellerini
yıkar. Misimisi ellerini yıkamak istemeyince kardeşi, ellerini yıkamazsa hasta olabileceğini
söyler ve ikna olan Misimisi ellerini yıkar.

Yiyeceklerin temizliği de çok önemlidir ve çocuklar bu konuda mutlaka
eğitilmelidirler. Nurefşan Çağlaroğlu’nun yazdığı
Doktor Arı Cimcime adlı kitabın kahramanı
Uzunkuyruk, elma yemeyi çok seven bir maymundur. Bir sabah canı elma çeken Uzunkuyruk,
hemen elma ağacına koşar ve elmaları yıkamadan yer. Karnını elmalarla dolduran
Uzunkuyruk, bir süre sonra karın ağrısıyla kıvrım kıvrım kıvranır. Meyveleri yıkamadan
yediği için mikroplar karnına kolayca girmiş ve onu rahatsız etmişlerdir. Karın ağrısı gittikçe
artan Uzunkuyruk’un yardımına Doktor Cimcime yetişir. Doktor Cimcime, Uzunkuyruk’un
vücudundaki mikroplardan kurtulmasının tek yolunun iğne yapmak olduğunu söyleyince
Uzunkuyruk biraz çekinir ama yapacak bir şey yoktur. İğneden sonra iyileşen Uzunkuyruk,
bir daha meyveleri yıkamadan yememe kararı alır ve bu konuda arkadaşlarını uyarır. Kitapta,
çocukların korkulu rüyası olan iğne ile iyileşme yöntemi, verilen mesajın etkisini
arttırmaktadır.

Diş fırçalama alışkanlığının çocuklukta kazandırılması
önemlidir. Dişlerin düzenli olarak fırçalanması, tatlı yiyecekleri çok
seven çocukların dişlerini çürümeye karşı koruyacaktır. Çocuk
kitaplarında diş fırçalama üzerinde çok yoğun olarak durulmaktadır.
Aziz Sivaslıoğlu’nun yazdığı ve iki sincap kardeşin başından geçen
olayların anlatıldığı
İnci Gibi Dişler adlı kitapta, sincap kardeşler
ceviz yemeyi çok sevmektedirler. Büyük sincap, cevizleri taş ile
dişleri ile kırmaktadır. Bir gün yine dişleri ile ceviz kırarken dişi
kırılan küçük sincap, acı ile eve gelir. Büyük sincap, dişleri ile ceviz kırdığı ve dişlerini
fırçalamadığı için kardeşine kızar. Anne sincap, küçük sincabı diş hekimine götür. Diş
hekimi, sincabın çürük dişine batan ceviz kabuğunu çıkarır. İki gün sonra tekrar diş hekimine
giden sincabın dişine dolgu yapılır. Doktor, küçük sincaba dişlerine iyi bakmasını,
yemeklerden sonra ve yatmadan önce dişlerini fırçalamasını öğütler. Küçük sincap o günden
sonra dişlerini düzenli olarak fırçalar, sağlıklı ve inci gibi dişlere sahip olur.


Başkasının diş fırçasını kullanmama da çocuğun dikkat etmesi gereken bir başka
konudur. Mehveş Oltulu’nun yazdığı
Mumu Diş Fırçalıyor bu konuyu işleyen bir çocuk
kitabıdır. Kitabın kahramanı Mumu, annesinin sözünü dinleyen bir yavru tavşandır. Bir gün
havuç yerken küçük bir havuç parçası dişinin arasına sıkışan Mumu çok acı çekmektedir.
Annesi, Mumu’nun arkadaşı sincabın diş fırçasıyla bu havuç parçasını çıkarabileceklerini
düşünür. Fakat sincabın annesi, başkasının diş fırçasını kullanmanın yanlış bir davranış
olduğunu, bunun insanları hasta edebileceğini söyler ve Mumu’ya yeni bir diş fırçası hediye
eder. Burada sincabın annesinin ağzından çocuklara mesaj verilmektedir:
“Sakın başkasının
fırçasıyla dişlerini fırçalama. Bu hastalanmana sebep olabilir. Bundan sonra dişlerini her
gün fırçalarsan, yemek parçaları seni rahatsız etmez, dişlerin bembeyaz olur. ”
O günden
sonra her gün dişlerini fırçalayan Mumu, hem sağlıklı dişlere sahip olur, hem de çok sevdiği
havucu rahatça yer. Kitapta, başkasının diş fırçasını kullanma yönündeki önerinin, çocuğuna
model olması gereken anneden gelmesi doğru değildir.

Çocukların sevmediği, onlara zor gelen bir başka alışkanlık da banyo yapmadır. Çocuk
kitaplarında banyo yapmayı sevmeyen kahramanlar genellikle başkalarını uyarılarıyla temiz
olmadıklarının farkına varmakta ve banyo yapmanın önemini kavramaktadırlar. Aline de
Petingy’nin yazdığı
Cemile Banyo Yapmak İstemiyor adlı kitabın kahramanı Cemile, boyunun
kısalacağını düşündüğü için banyo yapmak istememektedir. Makinede yıkanan kazağı
küçülmüş, yıllardır banyo yapan dedesinin de boyu kısalmıştır. Annesi, bunların banyo
yapmakla ilgisi olmadığını anlatsa da Cemile’yi ikna edemez. Banyo yapmak istemeyen
Cemile, çok kirlendiğini anlayınca banyoya gider ve kendi kendine temizlenmeye çalışır.
Biraz su alarak yüzünü ve vücudunu siler, sonra da parfüm sürer. Cemile’nin parfüm
zannederek üzerine sıktığı şey, böcek ilacıdır ve annesi onu görünce çok telaşlanır. Cemile de
telaşlanır ve banyo yapmak ister. Kitapta, böcek ilacının çocuğun erişeceği yerde olması,
çocuğun bunu üzerine rahatça sıkması ve bunun banyo yaparak çözüme kavuşacağı gibi
yanlış bilgi ve davranışlar yer almaktadır. Kitabın kahramanı Cemile de banyo yapmanın
insan sağlığı açısından önemini kavrayarak ikna olmamış, böcek ilacını üzerine sıktığı için
banyo yapma kararı almıştır. Çocuk kitaplarında banyo yapmayı sevmeyen kimi zaman bir
hayvandır.
Yıkanmayı Sevmeyen Kimi adlı kitabın kahramanı yavru kanguru Kimi, banyo
yapmayı hiç sevmez ancak sonunda o da banyo yapmayı kabullenir. Gülay Dokuzoğlu’nun
yazdığı
Temiz ve Sağlıklı Olalım adlı kitapta, vücudu temiz tutma üzerinde durulmuştur:
“Sağlıklı yaşayabilmek için temizliğimize dikkat etmeliyiz. Her gün su ve sabunla
yıkanmalıyız. Böylece mikroplar barınamaz. Hem de temiz ve hoş kokarız. Saçlarımızı her gün
taramalıyız. Ellerimizi tuvaletten önce ve sonra sabunlamalıyız. Elerimizi yemekten önce ve
sonra da sabunlamalıyız.”

Temizlik söz konusu olduğunda, kitaplarda mikroplara da değinilmektedir. Çocuk
kitaplarında çoğunlukla olumsuz yönleriyle anlatılan mikroplar, pis yerlerde yaşar, konuşur,
acıkır, yemek yer, insanların vücuduna girerek onları hasta etmek için fırsat kollar. Kitaplarda
anlatılan mikropların ortaya çıkmaları ve sonrasında hayatta kalmaları çocukların temizliğine
ne kadar dikkat ettikleriyle yakından ilgilidir. Şehriban Çetin’in yazdığı
Tike ile Pike adlı kitapta, Tike ve Pike adlı iki mikrop arkadaş olurlar.


Önceleri pis bir şehirde yaşayan ve mutlu olan bu iki arkadaş, şehirde
yaşayan çocukların temizliğe önem vermeleriyle aç kalırlar, burada
yaşayamayacaklarını anlarlar. Kitapta, çocuklara bilgiler de verilmiştir:

Bir mikrop önce iyi bir gözlemci olmalıydı:

*Çöplüklerde veya çöplere yakın yerlerde oynayan,

*Temizliğine dikkat etmeyen,

*Spor yapma alışkanlığı olmayan,

*Yeterli, dengeli, düzenli beslenmeyen,

*Açıkta satılan yiyecekleri tercih eden çocukları dikkatle seçmeli, onların vücutlarının içine
girmeliydi
.”

İnsanların yaşadığı evi, sokağı, mahalleyi temiz tutması çok önemlidir. Bu da diğer
temizlik alışkanlıklarında olduğu gibi küçük yaşlardan itibaren çocuğa verilmelidir.
Çocukların odalarını temizlemesi, okulda ve sokakta yerlere çöp atmaması çevre temizliği
duyarlılığını edinmenin ifadesidir. Çocuk kitaplarında çevreyi temiz tutma üzerinde
durulmakta, çocuklar bu konuda eğitilmeye çalışılmaktadır. Rainaud Jacqueline’in yazdığı
Ormanı Koruyalım adlı kitapta, ormanda piknik yapan bazı hayvanlar, ormanı temizlemeden
oradan ayrılırlar. Üstelik yaktıkları ateşi de söndürmemişlerdir. Bazı gönüllü hayvanlar
ormanı temizler, etrafa yerlere çöp atılmaması için uyarı yazıları koyarlar. Ertesi gün ormana
gelen piknikçiler yine aynı davranışları sergileyince hayvanlar, çevreye duyarsız hayvanlara
bir ders vermek isterler. Ormana gelen piknikçileri hayalet kılığına girerek korkuturlar. Etrafı
pis bırakan hayvanlar, perili zannettikleri bu ormana bir daha gelmemeye karar verirler. Ertesi
gün ormana gelen insanları gören hayvanlar, onların da çevreyi kirletmesinden korkarlar.
Fakat küçük bir çocuğun elindeki kâğıdı çöp tenekesine attığını görünce çok sevinirler.
Ormanı temizlemeden ayrılmanın sakıncaları, kitabın ana kahramanları Tonton ile Ponpon’un
büyükbabasının ağzından dile getirilmiştir:
“Çöpleri ortada bırakmak olacak şey değil.
Şişeler, konserve kutuları, plastik torbalar kendiliğinden çürüyüp yok olmaz, doğaya
karışmazlar. Bu böyle sürerse güzelim ormanımız çöplüğe döner. ”
Kahramanı hayvanlar da
olsa hedef, çocukları eğitmek, onları çevre konusunda bilinçlendirmektir (Erdal, 2008). Çevre
konusunda duyarlı olmanın öneminin her geçen gün arttığı günümüzde, çocuk kitaplarının bu
konuya değinmesi ve çocukları yönlendirmesi, geleceğimiz açısından hayati önem
taşımaktadır.

5. Kibirli Olmama

Kibirli olma; kendini beğenme, insanın kendini başkalarından üstün tutması,
büyüklenmedir. Bunun tam tersi ise alçak gönüllü olmaktır. Kibirli insanlar toplumda
sevilmezler, çok fazla arkadaşları yoktur. Kibirli olma insana bazen aşırı bir güven duygusu
verebilir ve bu yüzden insan hata yapabilir. Çocuk kitaplarında kibirli kahramanlar genellikle
üstün olduklarını iddia ettikleri konuda başarısız olurlar. Böylece alçakgönüllü olan kişi
yüceltilir. Kendini beğenmenin kötülüğünü vurgulayan kitaplar, kendini beğenen kahramanın
zor duruma düşmesiyle son bulur. Altın Kitaplardan çıkan
Tavşan ve Kaplumbağa adlı
kitapta, yavaş yürüdüğü için kaplumbağa ile alay eden tavşan, kaplumbağayı yarışa davet
eder. Kaplumbağa da kabul eder. Ertesi gün yarış başlar. Tavşan sürekli kaplumbağanın
önünde gitmektedir. Tavşan ara sıra dinlenmekte, yemek
yemektedir. Kaplumbağa ise ağır ağır ilerlemektedir. Tavşan, “bu
yarışı nasıl olsa ben kazanacağım” diye bir ağacın altında uykuya
dalar. Uyandığında kaplumbağa bitiş çizgisine varmak üzeredir.


Yarışı kaybeden tavşan, alçakgönüllü olmanın önemini anlar,
yaptığından utanır.

Aziz Sivaslıoğlu’nun yazdığı Kendini Beğenmiş Balık adlı
kitapta, kendini çok beğendiği için çevresindeki arkadaşlarını beğenmeyen, başka arkadaşlar
arayan balığın yaşadığı kötü olaylar anlatılmaktadır. Kırmızı balık kitabın sonunda pişman
olur: “O
kadar kendimi beğenmiştim ki, kimseleri istemedim. Bu yüzden de yalnız kaldım.”
Kitapta kibirli balığın yanlış davranışları sonunda arkadaşsız kalması anlamlı bir
cezalandırma yöntemidir. Arkadaşlığın önemi küçük yaşlardanitibaren çocuklara
benimsetilmelidir. Timaş Yayınlarından çıkan
Meşe ile Saz adlı kitap, benzer bir mesaj
vermektedir. Kocaman gövdeye, uzun dallara, yeşil yapraklara sahip olan meşe, görüntüsünün
heybetinden mutlu olur. Bu ağacın yanındaki su kamışı ise çok ufak ve zayıf bir bitkidir.
Meşe, zayıf gövdeli ve ince yapraklı kamış ile dalga geçer, onu küçük görür. Kamış,
büyüklüğü ile böbürlenen ve etrafındakileri küçümseyen meşeyi sevmez. Bir gün şiddetli bir
fırtına çıkar ve meşeyi yerle bir eder. Kamış ise eğilerek kendini korur. Meşeyi gören kamış,
ona üzülmekle beraber, bunu hak ettiğini de düşünür:
“Zavallı meşe! Çok büyüktü ama fırtına
karşısında yenik düştü. Fırtına ondan güçlü çıktı. Keşke kendini o kadar beğenmeseydi.
Başkalarını da küçümsemeseydi demiş
.”

Kendini üstün gören her zaman fiziksel özellikleri üstün olan varlık olmayabilir. Bazı
kahramanlar, tek bir konuda başarılı olsalar da bunu her alanda başarılı ve üstün olabilme
olarak algılar ve hayal kırıklığına uğrarlar. Timaş Yayınlarından çıkan
Aslan ile Sivrisinek
adlı kitapta, ormanda herkesin korktuğu aslana tek kafa tutan sivrisinektir. Sivrisinek, diğer
hayvanlara “aslandan korkmadığını, ondan güçlü olduğunu ispatlayacağını” söyler. Aslanı
dövüşe davet eden sivrisinek, aslanın her yerine iğnesini batırır. Rahatsız olan aslan, onu
yakalamaya çalıştıkça, pençesi ile kendini yaralar. Sivrisinek, tekrar böbürlenir. Böyle
övünerek uçup giden sivrisinek, aniden bir örümcek ağına yakalanır. Onu bulunduğu zor
durumdan kurtaran serçe, unutmayacağı bir ders verir:
“Bir daha sakın kendini beğenme.
Herkesin zayıf bir tarafı vardır demiş. ”
İnsanlar arası ilişkilerde karşısındakinin zayıflığı ile
alay etme ve sahip olduğu üstünlükleri ön plana çıkararak karşısındakini küçük görme,
olumsuz yaklaşımlardır. Hiç kimse mükemmel değildir ve insan zaafları ve gücüyle bir
bütündür. Bu gerçeğin küçük yaşlardan itibaren çocuklara anlatılması, onların yetişkin
olduklarında kuracakları ilişkiler açısından önemlidir.

6. Hayvanları Sevme

Hayvan sevgisi, çocukların çoğunda küçük yaşlardan itibaren
var olan bir duygudur. Çocuklar, genellikle evlerinde besleyecekleri
bir hayvanları olsun isterler. Çocuk kitaplarının kahramanı olan
çocuklar, gerçek hayatta olduğu gibi hayvanlara isim bulurlar.


Kitaplarda, hemen hemen her hayvanın özel bir adı vardır. Alain
Kaiser’in yazdığı
Yavru Tilki adlı kitabın kahramanı Yavuz, hava
güzel olduğunda ormanda dolaşmayı seven bir çocuktur. Bir gün
ormanda dolaşırken, yalnız ve aç bir yavru tilki gören Yavuz, onu
kucağına alır ve sever. Ailesinin tilkiyi evde istemeyeceğini bildiği için onlardan gizli yavru
tilkiyi beslemeye başlayan Yavuz, “pikniğe gidiyorum” diyerek evden yiyecek ve süt alır,
tilkiye götürür. Burada, çocuk kahramanın -hayvan sevgisini vurgulamak için bile olsa -
ailesinden gizli bir iş yapması yanlış örnek oluşturmaktadır. Yavuz, tilki büyümeye başlayınca
onu bir hayvanat bahçesine bırakır, ara sıra sevmeye gider. Kızılcık adını verdiği tilki de
Yavuz’a bağlanmıştır:
“Hafta sonunda Yavuz ile Meral kendisini görmeye geldiklerinde
Kızılcık sevinçten havalara zıpladı. Barınağa her gelişlerinde Yavuz ile Meral öteki
hayvanlarla da ilgilendiler. Onlara yiyecek bir şeyler getirdiler
.” Aileler genellikle
çocuklarının evde hayvan beslemesine karşı çıkarlar. Bunun nedeni çoğunlukla yaşanılan evin
hayvan beslemeye elverişli olmamasıdır. Fakat çocuğun bunu anlaması ve kabullenmesi çok
zordur.

Bazı kitaplarda, evde hayvan beslenemeyeceğinin bilincinde olan kahramanlar, bazı
kitaplarda da çocuğun hayvan beslemesine karşı çıkmayan aileler anlatılmıştır. Alain
Kaiser’in yazdığı
Hayvan Sevgisi adlı kitabın kahramanı Ali, hayvanları seven ve bir kedisi
olmasını çok isteyen bir çocuktur. Ancak, apartmanda hayvan beslemenin yasak olduğunu
bilen Ali, ailesine bu konuda ısrar etmez. Ali, yolda bulduğu yaralı bir kuşu evde tedavi eder
ama iyileşince bırakmak zorunda kalır. Bir başka gün sokakta karşılaştığı bir yaşlı kadının
yanındaki köpeği sevince, yaşlı kadın Ali’nin hayvanları sevdiğini anlar, onu evine götürür.
Evi kedi ve köpeklerle dolu olan bu kadın, Ali’ye her zaman buraya gelip hayvanları
sevebileceğini söylediğinde Ali çok mutlu olur.

Turgay Arıcı oğlu’nun yazdığı Zeynep ile Pamuk adlı kitapta, hayvanları çok seven
Zeynep, okula giderken bulduğu yavru kediyi eve götürür. Zeynep’in annesi, çok üşüyen kedi
yavrusuna süt ısıtır, yavruyu beslerler. Ertesi gün veterinere götürülen kedinin sağlıklı olduğu
ortaya çıkar. Zeynep, bir kedisi olduğu için çok mutludur. Gilbert Delahaye’ın yazdığı
Ayşegül Minik Serçe adlı kitapta Ayşegül, bahçede yuvası ile beraber ağaç dalından düşen bir
serçe bulur. Ona Minik adını takar. Ayşegül, serçeyi eve götürür ve besler, büyümesi için
çabalar. Ayşegül, okulu tatil olduğu için zamanını onunla geçirir. Okul başladığında serçe
yavrusu büyümüştür ve uçmaktadır artık. Ara sıra Ayşegül’ü ziyaret etmeyi unutmaz minik
serçe. Şehriban Çetin’in yazdığı
Alaca Martı, hem çevre kirliği hem de hayvan sevgisinin
vurgulandığı bir kitaptır. Kitabın kahramanı Miço, sahipsiz bir alaca martı bulur, onunla
arkadaş olur. Martı, bir kaza sonucu ailesinden herkesi kaybeder, kendisi de yaralanır. Miço,
martıyı iyileştirir.

Tatillerini her yıl çiftlikte geçiren Mehmet ile Ayşegül’ün maceralarının anlatıldığı ve
Wilfried Carstens’ın yazdığı
Çiftlik Hayvanları adlı kitap, hayvan sevgisini işler. Çiftlikte
hayvanlarla birlikte olmak Ayşegül ve Mehmet’i çok mutlu eder. Hayvanlar da adeta onları
özler, yanlarına gelmesini beklerler. Kitapta bazı hayvanların ne işe yaradığı da
öğretilmektedir.

Çocuk kitaplarında çoğunlukla cılız, hastalıklı, yavru ya da sahipsiz hayvanlar
kahraman olarak seçilirler. Böylece bu kitaplar aracılığıyla çocuğa hem hayvan sevgisi hem
de zor durumda olana yardım etme mesajı verilmektedir. Gülten Gezer’in yazdığı
Maviş’ime
Ne Oldu?
adlı kitabın kahramanı iki kardeş, sokakta yaralı bir kuş bulup eve getirirler. Kafese
koyup beslerler. Kardeşlerden biri, onu öğretmenine hediye edecektir ama Maviş ölür.
Kardeşler çok üzülür. Çocuğun kuşu iyileştirip öğretmenine hediye etmek istemesi anlamlıdır.
Burada öğretmen sevgisi vurgulanırken, kitabın sonunda kuşun iyileşemeyip ölmesi ve
çocuğun bu isteğinin gerçekleşmemesi üzücüdür.

Öznur Kolcuoğlu’nun yazdığı Uğur Böceğinin Peşinde adlı kitabın kahramanı Ali,
akılı, iyi kalpli ve meraklı bir çocuktur. Ali’nin Hanım adlı kocaman bir köpeği vardır ve
bütün gün onunla oynar. Ali ile köpeği arasında çok kuvvetli bir sevgi bağı vardır:
“Hanım
bütün gün Ali’nin peşinde dolaşır, onunla oyun oynamaya bayılırdı. Ali uyurken bile
yanından ayrılmaz, aklınca onu korumak için kıpırdamadan yatardı. Ali okuldayken ya da
başka bir yere gittiğinde, Hanım kapının önünde, onun dönmesini beklerdi. Taa uzaklardan
Ali ’nin ayak seslerini tanır, heyecanlanmaya başlar, kuyruğunu hızlı hızlı sallardı. ”
Ali ve
köpeği, uğur böceği bulmak için çıktıkları bir gezide zamanın nasıl geçtiğini anlayamaz ve
karanlık basınca kaybolurlar. Hanım sayesinde evin yolunu bulur ve kurtulurlar. Yine aynı
yazara ait olan
Veterinerde adlı kitapta Ali, iki gündür topallayan köpeği Hanım için
endişelenir, gece uyuyamaz. Arkadaşı Ayşe de çok sevdiği kedisini veterinere götürecektir o
da endişelidir:
“Hayvan kliniği nasıl bir yerdi? Pamuk’un canı yanar mıydı?” Ertesi gün
kliniğe giderler. Hanım’ın bacağındaki çatlak tedavi edilir. Pamuk genel bir kontrolden geçer.
Ayşe çok rahatlamıştır ve hayvanları çok sevdiği için veteriner olmaya karar verir. Bu kitap,
hayvan sevgisi yanında meslekleri de tanıtmaktadır.

Çocuk kitaplarında hayvanlar ile çocuklar arasındaki sevgi sadece çocukların
hayvanlara yardım etmesi ile sınırlı değildir. Bazen de hayvanlar çok sevdikleri ve
bağlandıkları sahiplerine yardım ederler. Altın Kitaplardan çıkan
Çizmeli Kedi adlı masal
bunun güzel bir örneğidir. Sahibinin fakir olmasına çok üzülen ve onun için bir şeyler
yapmaya çalışan çizmeli kedi, sahibinin kralın kızı ile evlenip zengin olmasını sağlar. Tüm bu
çocuk kitaplarında hayvanlar ile insanlar arasında kuvvetli sevgi ve iletişim vurgulanmaktadır.

Sonuç

Eğitim, insanın doğumundan ölümüne kadar devem eden bir süreçtir ve insan
yaşadıkça yeni şeyler öğrenmeye devam eder. Özellikle çocukluk, eğitimin en yoğun ve etkin
olduğu dönemdir. Bu dönemlerde verilen eğitim, çocuğa toplum içinde insanlarla uyum içinde
yaşama becerisi kazandırmaya, başka bir deyişle yaşama sanatını öğretmeye yöneliktir.

Çocuklar, toplumların geleceği açısından son derece önemli bireylerdir. Bu yüzden
çocuklar için yazılan kitapların özenle ve dikkatle hazırlanmış olması gerekir. Kitaplarda yer
alan eğitim değerlerinin çocuğa olumlu katkılar sağlaması hedeflenmelidir.

Çocuk edebiyatı kapsamı içinde ele alınabilecek kitaplara işlediği değerler açısından
bakıldığında, özellikle okul öncesi dönem ve ilköğretim birinci kademe düzeyindeki
kitapların, genellikle çocukları eğitmeyi hedeflediği söylenebilir. Çalışkanlık, iyilik yapma,
yardımlaşma, başkasına özenmeme, elindekilerin kıymetini bilme, söz dinleme, kibirli
olmama, temiz olma ve hayvan sevgisi incelenen çocuk kitaplarında en çok işlenen
konulardır. Bunların hepsi tek tek ele alındığında, insanın sahip olması gereken temel değerler
olarak karşımıza çıkmaktadır.

Her birey, iyilik olgusunu oluşturan sevgiyi, hoşgörüyü, saygıyı, doğruluğu,
yardımseverliği kişiliğinin bir parçası olarak görmelidir. İnsanın, sahip olduğu yetenek ve
güzelliklerin farkında olması, özgüveni açısından çok önemlidir.

Kendini beğenmeyen, hep başkası gibi olmayı düşleyen kişinin mutlu olması çok
zordur. Halinden memnun olmama, yapılan işlerde başarısızlığı beraberinde getirebilir. Çocuk
kitaplarında özgüveni sağlam kahramanlar başarılı ve mutlu gösterilerek çocuklara model
alacakları kişilikler sunulabilir.

Çocuk kitaplarında çocuklarına öğüt veren ya da onları tehlikelere karşı uyaranlar
genellikle annelerdir. Çocuklar, kendileri ile ilgili kararlarda her zaman söz sahibi olmadıkları
için kimi zaman büyüklerinin sözünü dinlemek durumunda kalabilirler. Fakat öğüt veren kim
olursa olsun çocuk ilk etapta itirazla karşılık vermektedir. Ancak çocuk kahraman sonunda
büyüklerine hak vermekte, yanlışını kabullenmektedir.

Yardımseverlik, çocuk kitaplarında işlenen önemli bir davranış biçimidir. Zor
durumda olana yardım etme, iyi insanların sahip olduğu bir erdemdir. Kitaplarda, genellikle
“iyilik yapan iyilik bulur” mesajı verilerek çocuklar iyilik yapmaya yöneltilmektedir.

Çocuk kitaplarında kibirli kahramanlar genellikle üstün olduklarını iddia ettikleri
konuda başarısız olurlar. Böylece alçakgönüllü olan kişi yüceltilir. Kendini beğenmenin
kötülüğünü vurgulayan kitaplar, kendini beğenen kahramanın zor duruma düşmesiyle son
bulur. Çocuk kitaplarında olumsuz sonlar çok fazla yer almamalıdır. Ancak olumsuz sonlar
çocuklara iletilmek istenen mesajı daha etkili hale getirebilir.

Temizlik, çocuk kitaplarında çeşitli boyutlarıyla ele alınmaktadır. Kişisel temizlik,
yaşanılan evin, okulun, çevrenin temizliği... Diş fırçalama, banyo yapma, el yıkama ve genel
olarak temizlik kuralları kitaplarda en sık vurgulanan konulardır. Çocuk kitaplarında,
insanların yaşadıkları çevreyi sorumsuzca kirletmelerine de dikkat çekilmektedir.

Hayvan sevgisi, çocukların çoğunda küçük yaşlardan itibaren var olan bir duygudur.
Çocuklar, genellikle evlerinde besleyecekleri bir hayvanları olsun isterler. Çocuk kitabının
kahramanı olan çocuklar, gerçek hayatta olduğu gibi hayvanlara isim bulurlar. Kitaplarda,
hemen hemen her hayvanın özel bir adı vardır. Bu hayvanlarla çocuklar arasında sıkı bir sevgi
bağı vardır.

İyi hazırlanmış çocuk kitapları içerdikleri eğitsel değerlerle çocukları yetiştirecek, iyi
eğitilmiş çocuklar geleceğimizin teminatı olacaktır.

KAYNAKLAR

ÇAKMAK- GÜLEÇ, Havise, GEÇGEL, Hulusi, (2005) Çocuk Edebiyatı, Kök
Yayıncılık, Ankara.

DAYIOĞLU, Gülten, (2000) “Çocuk Kitaplarında Eğitsellik”, I. Ulusal Çocuk
Kitapları Sempozyumu Bildirileri,
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ve Tömer
Dil Öğretim Merkezi Yayınları, Ankara.

ERDAL, Kelime, (2008) “Okul Öncesi Dönem Çocuk Kitaplarında Temizlik”, Uludağ
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi/ Journal of Uludağ University Faculty of Education,

Cilt XXI, Sayı 2008/2, Uludağ Üniversitesi Basımevi Müdürlüğü, Bursa.

İZGÜ, Muzaffer, (2000) “Çocuk Kitapları Okul Kitaplarının Yerini Almamalıdır”, I.
Ulusal Çocuk Kitapları Sempozyumu Bildirileri,
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi ve Tömer Dil Öğretim Merkezi Yayınları, Ankara.

SINAR ÇILGIN, Alev, (2007) Çocuk Edebiyatı, Morpa Kültür Yayınları, İstanbul.

ŞİMŞEK, Tacettin, (2002) Çocuk Edebiyatı, Rengârenk Yayınları, Ankara.

UÇAR, Gülsüm, (2006) “Aşkın Güngör’ün “Düşler Diyarı”nda Evrensel Değerler
Eğitimi”, II. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu, Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi Yayınları, Ankara.

URAL, Serpil, (2006) “Çocuk Edebiyatı Yapıtlarındaki Yaşam Gerçekliği”, II. Ulusal
Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Yayınları, Ankara.

YALÇIN, Alemdar-AYTAŞ, Gıyasettin, (2003) Çocuk Edebiyatı, Akçağ Yayınları,
Ankara.

İNCELENEN KİTAPLAR

Akay, Sadiye, Yavru Tavşanın Düşü, Yuva Yayınları, İstanbul, y.t.y.

Akbaş, Erdinç, Özgürlük Meraklısı Otobüs, Tomurcuk Yayınevi, İstanbul, 2005.

Aline de Petingy, Cemile Banyo yapmak İstemiyor, Çeviren: Seda Darcan Çiftçi,
Kaknüs Çocuk Serisi, İstanbul, y.t.y.

Arıcıoğlu, Turgay, Zeynep ile Pamuk, Ünlü Çocuk Yayınları, İstanbul, 2006.

Arı Maya, Polat Kitapçılık, İstanbul, 2003.

Aslan ile Sivrisinek, Timaş Yayınları, İstanbul, 2005.

Carstens, Wilfried, Çiftlik Hayvanları, Altın Kitaplar, İstanbul, 2006.
Çağlaroğlu, Nurefşan,
Misimisi Ellerini Yıkıyor, Zambak Yayınları, İzmir, 2006.
Çağlaroğlu, Nurefşan,
Doktor Arı Cimcime, Zambak Yayınları, İzmir, y.t.y.
Çetin, Şehriban,
Tike ile Pike, Ünlü Çocuk Yayınları, İstanbul, 2006.

Çetin, Şehriban, Alaca Martı, Ünlü Çocuk Yayınları, İstanbul, 2006.

Çizmeli Kedi, Altın Kitaplar, İstanbul, y.t.y.

Çoban ile Keçiler, Timaş Yayınevi, İstanbul, 2005.

Delahaye, Gilbert, Ayşegül Minik Serçe, Alpagut Yayınevi, y.t.y.

Denizde Bir Macera, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2006.

Dinçer, Ercan, Mumi Yardımlaşıyor, Zambak Yayınları, İzmir, y.t.y.

Dokuzoğlu, Gülay, Temiz ve Sağlıklı Olalım, Ya-Pa Yayınları, İstanbul, y.t.y.
Gezer, Gülten,
Maviş ’ime Ne Oldu?, Nesil Yayıncılık, İstanbul, 2007.

Gizli Hazine, Ezop Masalları, Timaş Yayınları, İstanbul, 2005.

İki Çalışkan Öğrenci, Tay Yayınları, İstanbul, 2002.

Kaiser, Alain, Yavru Tilki, Nurdan Yayınları, İstanbul, y.t.y.

Kaiser, Alain, Hayvan Sevgisi, Nurdan Yayınları, İstanbul, y.t.y.

Kırmızı Başlıklı Kız, Tramvay Yayınları, İstanbul, 2006.

Kolcuoğlu, Öznur, Uğur Böceğinin Peşinde, Kök Yayıncılık, Ankara, 2006.
Kolcuoğlu, Öznur,
Veterinerde, Kök Yayıncılık, Ankara, 2006.

La Fontaine Masalları, Nurdan Yayınları, İstanbul, 2007.

Masal Gemisi, Nesil Çocuk, İstanbul, 2008.

Masal Gemisi, “İyiliksever Tavşan”, Nesil Çocuk, İstanbul, 2008.

Masal Gemisi, “İyi Kalpli Küçük Fare”, Nesil Çocuk, İstanbul, 2008.

Meşe ile Saz, Timaş Yayınları, İstanbul, 2005.

Oğuzkan, Şükran, Yıkanmayı Sevmeyen Kimi, Ya-Pa Yayınları, İstanbul, 1981.
Oltulu, Mehveş,
Mumu Diş Fırçalıyor, Ya-Pa Yayınları, İstanbul, 2004.
Rainaud, Jacqueline,
Ormanı Koruyalım, Altın Kitaplar, İstanbul, y.t.y.

Serbest, Hülya, Özgür Uğur Böceği, Aydıncan Yayınları, Mersin, 2006.
Sivaslıoğlu, Aziz,
Kendini Beğenmiş Balık, Farklı Yayıncılık, İstanbul, 2007.
Sivaslıoğlu, Aziz,
İnci Gibi Dişler, Farklı Yayıncılık, İstanbul, y.t.y.

Şirin, Nurşen, Söz Dinlemeyen Yelkenli, Timaş Yayınları, İstanbul, y.t.y.

Turan, Nuran, Mevlana İnternette, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2000.
Tavşan ve Kaplumbağa, Altın Kitaplar, İstanbul, 2006.

Üç Küçük Domuzcuk, İlk Kaynak Yayınları, Ankara, 1995.

Yardımsever Kirpi, Polat Kitapçılık, İstanbul, 2004.

18